Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, 13. Türkiye Enerji Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, dünyada yerleşik kabullerin çatırdadığı, serbest ticaret kurallarının bizzat o kuralları koyanlar tarafından aşındırıldığı, korumacılık politikalarının her geçen gün güçlendiği, tedarik ve değer zincirlerinde “yakın merkez”, “dost merkez” gibi seçici yaklaşımların öne çıktığı bir sürece şahitlik ettiklerini söyledi.
Kalkınma ve serbest ticaretin getireceği yaygın refahın çatışmaları azaltacağı varsayımının gerçekleşmediğine işaret eden Kacır, günden güne yeni çatışmalar ve savaşların ortaya çıktığını dile getirdi.
Kacır, enerji fiyatlarının hızla tırmanışa geçtiğine dikkati çekerek, araştırmaların bu krizin bir süre daha devam edeceğini ortaya koyduğunu ifade etti.
Enerjide tedarik kaynak çeşitliliğini tesis etmek üzere yeni iş birliklerinin özellikle gelişmiş ülkelerin dış politikalarının öncelikli gündemi haline geldiğini belirten Kacır, fosil yakıtların neden olduğu karbon salımının da yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi hızlandırdığını anlattı.
Kacır, enerji sektörünün bir dönüşümün arifesinde olduğunu vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye hızla değişen küresel enerji denklemini ve fırsatları doğru analiz ederek uyguladığı politikalarla riskleri avantaja çeviren bir ülke haline geldi. ‘Doğu-Batı ve Kuzey-Güney Enerji Koridoru’ merkezinde yer alan Türkiye, yoğun enerji diplomasisiyle, kaynak ülkeleriyle tüketici arasında güvenli bir köprü vazifesi görüyor. Küresel ekonominin can damarı enerjinin tedarikini güvence altına alıyor, enerjinin, küresel barışı güçlendiren bir araç olmasını sağlıyor.”
1 TRİLYON 750 MİLYAR LİRA SABİT YATIRIMIN ÖNÜNÜ AÇTIK
Türkiye Yüzyılı’nda müreffeh bir ülke inşa etmenin anahtarı olarak başta yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere, alternatif enerji kaynaklarının kullanımını ülkede daha da yaygınlaştırmayı istediklerini dile getiren Kacır, bu alanlarda üretim ve teknoloji geliştirme kabiliyetlerini güçlendirmeyi öngördüklerini söyledi.
Kacır, 254 milyar dolarlık ihracatı daha üst seviyelere çıkarmak istediklerinin altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Küresel üretim üssü statümüzü perçinlemek ve rekabetçiliğimizi sürdürmek en büyük hedefimiz. Sanayi tesislerimizin kendi enerjilerini üretmesine yönelik mevzuat düzenlemelerini yaptık. Bu konuda destek ve teşvik mekanizmalarını çalıştırdık. Geldiğimiz nokta itibariyle toplam elektrik kurulu gücümüzdeki yenilenebilir enerjinin payı yüzde 55’e yükseldi. Teşvik sistemimiz kapsamında enerji yatırımlarına yönelik toplam 13 bin 63 teşvik belgesi düzenledik. 1 trilyon 750 milyar lira sabit yatırımın önünü açtık. Bu yatırımların yarısını, yenilenebilir enerji ve enerji depolama teknolojileri yatırımları oluşturmakta.”
ENERJİ ALANINDA 2 BİN 500’DEN FAZLA AR-GE PROJESİ YÜRÜTÜLÜYOR
Kacır, enerji üretimi konusundaki AR-GE çalışmalarını önemsediklerini belirterek, TÜBİTAK burs ve destek programları kapsamında, yenilenebilir enerji alanında son 21 yılda 1151 projeye 3,1 milyar liradan fazla destek sağladıklarını anlattı.
İnovasyon ekosisteminin kurumsal altyapıları olan teknoparklarda yer alan 355 girişimci firmanın, enerji alanında 2 bin 500’den fazla AR-GE projesi yürüttüğünü bildiren Kacır, şu ifadeleri kullandı:
“Bu yenilikçi girişimlere bugüne kadar 2 milyar liradan fazla destek sağladık. Teknoparklarımızda yer alan bu girişimlerin 4’te 3’ü yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteriyor. Devletimizin sağladığı tüm bu destek ve teşviklerle birlikte enerji altyapımızı güçlendirirken önemli kazanımlar elde ettik. Yerli rüzgâr ve güneş enerjisi sanayimizin gelişmesini ve üreticilerimizin Avrupa’nın önemli tedarikçileri arasında yerlerini almasını sağladık.”
KARARLILIKLA YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ
Kacır, Avrupa’nın 5. büyük rüzgâr enerjisi ekipmanı üreticisi olarak kule, kanat, jeneratör gibi büyük aksamlara ek olarak kule iç aksamlarıyla bağlantı ekipmanlarını da yerli olarak ürettiklerine işaret etti.
Yerlilik oranlarının yüzde 60’ın üzerinde olduğunu anlatan Kacır, rüzgâr enerjisinde yerli üreticilerin, özellikle açık deniz rüzgâr türbinlerinde yetkinliklerini geliştirmeyi ve sektörde güçlü bir tedarik ağı oluşturmayı önemsediklerini söyledi.
AKKUYU’NUN İLK REAKTÖRÜNÜ ÖNÜMÜZDEKİ YIL DEVREYE ALACAĞIZ
Kacır, sektörün gelişimini hızlandıracak yeni endüstri bölgeleri kuracaklarını ve ihracat potansiyellerini harekete geçireceklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Çandarlı Limanı’nı da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızla birlikte en kısa sürede hayata geçireceğiz. Alternatif enerji kaynaklarının kullanımı ve üretimine yönelik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin üretime geçmesinden sonra ülkemizde önemli bir boşluk daha doldurulmuş olacak. Akkuyu’nun ilk reaktörünü önümüzdeki yıl devreye alacağız. Sinop ve İğneada projeleri ile ilgili uluslararası müzakerelerimiz de devam ediyor. Ayrıca küçük modüler reaktör, erimiş tuz reaktörü gibi yenilikçi uygulamaları ülkemizde gerçekleştirmek için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu atılımlarla ‘2053 Net Sıfır Emisyon’ hedeflerimize ulaşacak, üretimin kalbi enerji sektöründe her geçen gün bağımsız olma yolunda emin adımlarla ilerleyeceğiz. Kıymetli iş insanlarımızla, girişimcilerimizle profesyonel yöneticilerimizle ‘Teknoloji Üreten, Güçlü Türkiye’ hedefimiz doğrultusunda, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almak için kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.”
(AA)