Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Önümüzdeki dönemde TSE; dijital teknolojilerden döngüsel ekonomiye, eko-tasarımdan iklim dostu üretime kadar birçok alanda sunduğu standardizasyon ve uygunluk değerlendirme hizmetleriyle, sanayimizin ikiz dönüşümüne yön veren bir aktör olacak.” dedi.
Bakan Kacır, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) 64. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. “Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye” anlayışıyla, son 22 yılda sanayi ve teknolojide büyük adımlar attıklarını belirten Kacır, şunları söyledi:
BÜYÜYEN VE KALKINAN TÜRKİYE: Araştırma ve inovasyon ekosistemimizle, planlı sanayi bölgelerimizle, gelişen girişimcilik kültürümüz ve nitelikli insan kaynağımızla üreterek büyüyen ve kalkınan bir Türkiye’yi hep birlikte inşa ettik. 22 yıl önce 36 milyar dolar olan yıllık ürün ihracatımız, şimdi 265 milyar dolarla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek düzeyine ulaştı.
ÜRETİMDE YÜKSEK KALİTE: Güneş panelinden ticari araçlara, beyaz eşyadan demir çeliğe pek çok alanda, Avrupa değer zincirlerinin en önemli oyuncusuyuz. Kendi SİHA’larını, eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını geliştirebilen ve üretebilen bir ülkeyiz. Bu tarihi başarı; üretimde yüksek kaliteyi esas alan bir vizyonun eseridir.
UYGUNLUK DEĞERLENDİRME: Ülkemizde güçlü bir uygunluk değerlendirme altyapısını; müteşebbislerimizin küresel pazarlardaki rekabet gücünün ve ülkemiz sınırları içinde adil ticaretin teminatı olarak görüyoruz. Belgelendirme, muayene, gözetim, doğrulama, deney, kalibrasyon ve eğitim hizmetleriyle; geliştirdiği çağın ihtiyaçlarına uygun standartlarla Türk Standardları Enstitüsü, vatandaşlarımız, sanayicilerimiz ve müteşebbislerimizin destekçisi olmaya devam ediyor.
61 BİNE YAKIN BELGE VE RAPOR: Yalnızca geçtiğimiz yıl Enstitümüz; uygunluk değerlendirme alanında düzenlediği 61 bine yakın belge ve raporla gerek girişimcilerimizin gerek vatandaşlarımızın; güvenli, kaliteli ve çevre dostu ürün ve hizmetlerle buluşmasını teminat altına aldı. Tarife dışı teknik engellerin küresel ticarette yaygın şekilde kullanıldığı bir dönemde; sanayicilerimizin dünya pazarlarına erişimini kolaylaştırdı. “Türk Malı” damgasının dünya pazarlarında kaliteyle özdeşleşmesini sağladı.
GÜVENLİ ÜRÜN: İthalat denetimleri kapsamında gerçekleştirdiği 205 bin ürün denetimiyle, standartlara uygun olmayan 5 bin ithal ürünün Türkiye’ye girişini engelledi. Tüketicilerimizin güvenli ve standartlara uygun ürünlere erişimini teminat altına alan bu denetimleri; aynı zamanda yerli üreticimizi haksız rekabete karşı koruyan stratejik bir araç olarak değerlendiriyoruz. Son bir yılda düzenlediği bine yakın eğitim programıyla Enstitümüz, 22 bin vatandaşımızın yetkinliğini belgeleyerek nitelikli insan kaynağımıza önemli katkı sağladı.
STANDARDİZASYON: Standardizasyon kültürünün toplumun geniş kesimleri tarafından benimsenmesini destekledi. Düzenlediği 48 helal uygunluk belgesiyle, vatandaşlarımızın inanç ve değerleriyle örtüşen ürün ve hizmetlere güvenle ulaşmasını mümkün kıldı. Bu alandaki yetkinliğiyle de Türkiye’nin küresel helal ekonomisindeki yükselişine güçlü destek verdi. Enstitümüz; ülkemizin küresel standartların oluşturulmasında aktif rol üstlenebilmesi için kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirmeye devam ediyor.
2 BİN 780 UZMAN: Bugün, yapay zekâdan kuantum teknolojilerine, anti-sismik cihazlardan gemi ve denizcilik sistemlerine geniş bir yelpazede faaliyet gösteren 161 ayna komite ve bu komitelerde görev yapan 2 bin 780 uzman Türk Standardları Enstitüsü’nün rehberliğinde küresel standardizasyon çalışmalarına aktif katkı sağlıyor. Türkiye Yüzyılı’nda enstitümüz aynı zamanda sanayimizin yeşil dönüşümünü hızlandıran önemli görevler üstlenen bir kurum.
YEŞİL VE SÜRDÜRÜLEBİLİR: “Yeşil OSB Sertifikasyon Sistemi” ile Organize Sanayi Bölgelerimizi “yeşil ve sürdürülebilir üretim alanlarına” dönüştürüyoruz. Bugüne kadar, çevresel sürdürülebilirliği esas alan üretim anlayışını benimseyen 17 organize sanayi bölgemizi “Yeşil OSB” olarak tescilledik. Enstitümüz; ürün karbon ayak izi, su ayak izi, su verimliliği yönetimi ve binalarda ısı yalıtımı gibi alanlarda devreye aldığı yeni standartlarla, ülkemizin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda ilerlemesine ve iklim taahhütlerini yerine getirmesine de güçlü katkı sağlıyor.
YÜKSEK TEKNOLOJİ: Savunma sanayiinden demiryolu sistemlerine, rüzgar ve nükleer enerji santrallerine kadar birçok stratejik alanda sunduğu uygunluk değerlendirme hizmetleriyle yüksek teknolojili ve kritik sektörlerde yerli üretimi destekliyor. Enstitümüzün yapı denetim kuruluşu olarak görev aldığı Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi’nde sunduğu test, gözetim ve teknik eğitim hizmetlerinin yalnızca yerli üretime sağladığı katkı, 664 milyon dolardır.
ULUSLARARASI YETKİNLİK: Yapımı tamamlanmak üzere olan birinci güç ünitesinin işletmeye alınmasına yönelik nihai kontrol hizmetleri de yine TSE tarafından yürütülüyor. Bu süreçte elde edeceğimiz deneyimi, nükleer enerji alanındaki teknik kapasitemizin gelişmesi ve yerli uzmanlarımızın uluslararası düzeyde yetkinlik kazanması adına çok kıymetli görüyoruz.
TEST VE DENEY: Yaklaşık 200 başlıkta hizmet veren TSE, sahip olduğu kurumsal birikim ve teknik yetkinlikle ülkemizin kalkınmasını desteklemeye devam edecek. Sanayicilerimizin, bugün yurt dışında yüksek maliyetlerle ve uzun bekleme süreleriyle ulaştığı pek çok kritik test ve deney hizmetini; yakında hizmete alacağımız Ankara Kalite Kampüsümüzde çok uygun maliyetlerle, yüksek hız ve güvenilirlikle sunacağız.
DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTIYOR: Bu sayede yalnızca dışa bağımlılığı azaltmakla kalmayacak; üretimde verimliliği artıracak, ihracatçımızın küresel pazarlardaki rekabet gücünü daha da pekiştireceğiz. Deney, test ve kalibrasyon altyapısıyla yalnızca Türkiye’nin değil; yakın coğrafyamızın da ihtiyaçlarına cevap verecek bu yatırım sayesinde, TSE’yi küresel uygunluk değerlendirme pazarında güçlü ve etkili bir oyuncu haline getirmeyi hedefliyoruz.
YERLİ ÜRETİM: Dünyada, siyasi ve ekonomik dengelerin yeniden kurulduğu; ticaretin ve teknolojinin küresel stratejik rekabetin ana eksenine yerleştiği tarihsel bir eşikteyiz. Liberal ticaretin terk edilerek yerini korumacılık eksenli bir ekonomi yaklaşımına bıraktığı bu dönemde gümrük tarifelerinin yanında teknik gözetim ve denetimler de yerli üretimi ve iç pazardaki kalite ve güvenilirliği korumak üzere aktif bir şekilde kullanılıyor.
TEKNOLOJİK ÜSTÜNLÜK: Yapay zekâdan kuantuma, enerji teknolojilerinden biyoteknolojiye pek çok kritik alanda teknolojik üstünlük mücadelesinin “teknoloji savaşı” olarak nitelendirilebilecek düzeye ulaştığı artık sır değil. Yenilikçi teknolojilerle şekillenecek geleceğin dünyasında söz sahibi olmak isteyen ülkeler; uluslararası normların, standartların ve kuralların yazıldığı masaları her geçen gün şiddetlenen bu savaşın önemli bir cephesi olarak görüyor.
NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞI: Böylesine bir tabloda, Türk Standartları Enstitümüzün sahip olduğu nitelikli insan kaynağı ve güçlü altyapısı; ülkemizin teknolojide oyun kurucu, ticarette söz sahibi ülkeler arasında yer almasının en önemli teminatlarından biridir. Önümüzdeki dönemde TSE; dijital teknolojilerden döngüsel ekonomiye, eko-tasarımdan iklim dostu üretime kadar birçok alanda sunduğu standardizasyon ve uygunluk değerlendirme hizmetiyle, sanayimizin ikiz dönüşümüne yön veren bir aktörü olacak.
BÖLGESEL EKONOMİK İŞ BİRLİKLERİ: Sahip olduğu bilgi birikimi ve kurumsal kapasiteyi Türk Devletleri, Ortadoğu ve Afrika ülkeleriyle paylaşarak, ülkemizin bölgesel ekonomik iş birliklerini derinleştirecek. Sanayicilerimize küresel normlara uyum yolculuğunda yol arkadaşlığı yapan, üretimin her aşamasında müteşebbislerimizi destekleyen bir paydaş kurum olma konumunu pekiştirecek. Kaliteyi yalnızca teknik bir kriter olarak değil, aynı zamanda rekabetçiliğin ve büyümenin olmazsa olmazı olarak gören yaklaşımımızın Türkiye ekonomisinin tüm sektörlerinde yerleşmesine öncülük edecek.

